15 Eylül 2011 Perşembe

Kanal Turu

05.09.2011

Bugün okulda resmi olarak ilk günümdü.İlk günden ders işlemeler falan.. Bunlara alısmam gerektigini zaten biliyordum. Hatta ilk gunden verilen ödevler, arastırma yapma gerekliligi, yazılması gereken makaleler... Bunlar hepsi hepsine alısmam gerektigini biliyordum.. Neyse bu kısımı hızlı geceyim ki benim gibi sizin de iciniz kararmasın... Cunku bugun havaa cooook güzel :) 
Son birkac gündür oldugu gibi güzel bir hava var burada. 
Bunu fırsat bilip iki Alman arkadasımla bulustuk, müzeye gitmeyi düsünüyorduk ama aklımıza ufak bir kanal turu geldi. Özgürlük Anıtı'nın yanındaki o tatlı parktan binebileceginiz botlar ya da kiralayabileceginiz deniz bisikletleri,kanomsu şeyler ve tekneler mevcut. Sanırım 20 dakikasi 2Ls gibi bir fiyata deniz(!) bisikleti ya da kayık-tekne kiralayabiliyorsunuz. Biz önce deniz(!) bisikleti aldık. Aldıgımız aracta bir sorun vardı ve acıkcası pek ilerleyemedik..Hatta bi ara ördeklerin bile bizden daha hızlı ilerlediklerini farketmek komediydi. Bunda sorun kesinlikle benim kaptan olmam degildi! :D Dümen benim elimdeydi, enerji iki Alman tarafından saglanıyordu..
Daha sonra tekrar kıyıya yanastık ve bu sefer kayık aldık.. Hayatında hic kürek cekmemis bir insan olma sıfatını hala koruyoruum... Aslında ben de bir el atmak isterdim ama, bana uçta oturup güzel atmosferin tadını cıkarmak ve "nehirin prensesi" ünvanını almak kaldı. :) (bu ünvan icin arkadasıma tesekkur etmeden gecemem.)
Görüntü gercekten cok güzeldiii. Böyle baktıgınız her yerin yeşil oldugunu ve ara sıra güneş ışığına bulandıgını düşünün.. Sadece küreklerin hareketinden kaynaklanan su sesi, arada bir ördek sesi. Hepsi bu..

Eğer ufacık vaktiniz ve enerjiniz varsa bunu kesinlikle denemenizi tavsiye ederim. Bu parkı zaten seviyordum ama bir de böyle onu iyice içinden görmüş gibi hissettim kendimi...
 Havanın güzel olması da bizim şansımız mı ne yoksa yaa:):):)
Buradan ayrılıp müze ziyareti yapmaya karar verdik fakat saat bir müze icin biraz gec olmustu. Bunu farketmek ancak müzenini kapısına gidince mümkün oldu tabii ki..
Biz de müzenin yakınındaki Riga'nın Ortodoks katedraline gittik. İnşası 1876-1883 yılları arasında süren bu katedralin içi gerçekten de güzeldi. Digerlerinde tabii ki de farklıydı. Gittigimizde tam olarak adetlerini bilmiyorum ama ufak bir tören vardı, dualar falan okunuyor, tütsüler mumlar falan.. Bir şeyler vardı. Acıkcası bu tütsünün kokusunu sevmiyorum.. Genel olarak tütsü sevmedigim icin olabilir tabii ama koronun okudugu ilahi ya da dualar gercekten etkileyiciydi. Ahenkliydi, duvarlara carpıp yumusak bir şekilde kulagına geliyordu yani. Gercekten güzeldi gitmenizi tavsiye ederim. 
Bu sehirde cok fazla görülcek yer var... Ah bi tamamlasam hepsini ne güzel olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder