Buralara gelmeden, daha önce tecrübeleri olan insanlarla fazlasıyla
fikir alışverişinde bulunmuştum.
Özellikle hava koşulları beni çok korkutmuştu.
Hasta olmak, bilmediğin bir yerde ilaç doktor falan bulmak zor iş.
Bir de
bakanın olmayınca daha da beter olur. Ama şu zamana kadar hiç hastalanmadım. Bu
benim için çok sevindirici bir haber çünkü buraya gelirken kendimi hemen hasta
olabileceğim gerçeğine alıştırmıştım. Geçen yıl burada erasmus yapmış arkadaşım
çok soğuk olduğunu çok hastalandığını söylemişti. Bu yıl ne hikmetse benim
şansıma mı ne öyle soğuk aman aman olmadı. Ya da ben alıştım. Ama bence soğuk
olmadı çünkü Leton arkadaşlarım havanın mevsim normallerine göre çok çok iyi
olduğunu söyleyip durdular ekim boyunca… Ekim sonuna geldik. Herkes gözümü
korkutuyor kasımın ilk haftası kar yağacak uff şöyle kötü böyle cehennem falan.
Hadi bakalım hayırlısı… Neyse hava durumundan sonra asıl yazımın sebebine
geçiyorum. O öyle ufak öyle tatlı kii, nasıl bir anda mutlu etti beni belli
değil yahu.
Yine bezgin bir okul günü, okula gidiyorum. Tam okulun ordayım
benim binde birim bile olmayan ve uzun zamandır görmediğim bir şey takılıyor
gözüme yolun kenarında. Bir uğurböceği J Bende de ne göz varmış di miiii! Bence de ne
göz varmış, pat diye gördüm minicik böceği. Hemen elime aldım, küçüklüğümde onu
bulduğumuzda söylenen tekerleme çalındı kulağımda.. Hani onun uçmaması için
söyleyecektim ben tekerlemeyi neredeyse çünkü bir anda eksikliğini hissettiğim
bir şeyler katmıştı hayatıma. Gitmesini istemedim günümü bir anda böylesine
güzel kılan bu tatlı varlığın. Böyle bu böceği rastgele bu mevsimde burada
bulmuş olmak bi anda beni acayip hissettirdi. Soyutlandım olduğum zamandan,
nefes aldığımı hissettim farklı bir mekanda ve zamanda. O zaman ve mekanı bu
uğurla ölümsüzleştirmek istedim ondan bu yazıyı yazdım ve bu kareleri çektim. JJ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder